ReSToRaTöRLeR
  AHŞAP OYMACILIĞI
 

Ormanda büyüyen bir ağacın kesildikten sonra bittiği düşünülen hayatı, yeniden başlar ahşap oymacılığı sanatı ile...

Parçalara ayrılır, kesilip, biçilir, yeni hayatında, yeni şeklinde yeni görevler üstlenir. İnsanlara beşik olur, kucaklayan koltuk olur, yatak, çerçeve, sandık olur. Son yolculuğunda bile eşlik eder insanoğluna…

İnsanın bu kadar yanında yaşayan ahşap, daha güzel daha değerli daha hoş kılınmak istenir her zaman…

Ahşap süsleme ve oymacılığı işte bu aşamada ortaya çıkar, bazen iç içe desenler bazen çok sade desenler bazen bir tokmak ve oyma kalemi ile bazen de bir çivi üzerinde iz bırakacak her şey ile yapılabilir.

Hayal gücümüzün, fiziki imkan ve kabiliyetlerimizin el verdiği ölçüde kendimizi ifade etmenin, duygularımızı anlatmanın bir yoludur ahşap oymacılığı…

Ahşabı işlerken ona dokunduğumuzda hissettiğimiz sıcaklık, işlenirken çıkardığı sesler ve kokusu ile hala canlı olduğunu bile hissedebilirsiniz…

Onu işlerken biraz da suyuna gitmeniz gerektiğini görürsünüz yoksa size tepki gösterebilir. Ama siz ondan parçalar koparttığınız hale uysalca boyun eğer ve size izin verir. Tıpkı seven bir insan gibi…

Damarlarına baktığınızda insana nasıl benzediğini görürsünüz…

İşte ahşabın gizemi burada olsa gerek…

Ahşap oymaları, sandıklar, küçük kutular, bibloluklar gibi hediyelik eşyalarda görürüz çoğu zaman... Malzemesi ağaç olan duvar ve masa saatleri, üzerlerine uygulanan ahşap oymacılığıyla geçen zamanı ayrı bir güzellikte sunmaktadır. Tezhip, hat, ebru, resim gibi bir çok sanatta icra edilen eserleriyse ahşap oyma çerçeveler taşımaktadır kimi zaman.

Ahşap oyma; masa, sehpa, dolap gibi mobilyalara uygulandığındaysa günlük hayatımıza estetik bir boyut kazandırmakta, eşyaları adeta bir sanat eserine dönüştürmektedir.

Bu sanatın en eski örneklerine ise Osmanlı dönemi mimarisinde rastlanmaktadır. Ahşap binaların iç yapısında, dekorunda sıklıkla görülen ahşap oymaları, dış yapısında da özellikle balkon ve merdiven korkuluklarında görülmektedir.

Ahşap Oymacılığının Türleri

Ağaç oymacılığını kesme oyma, yüzey oymacılığı ve tabii şekil oymacılığı diye 3 grupta inceleyebiliriz.

1. Kesme Oyma (Düşey Kesme): Bu tür çalışmalar bir masif veya kontraplağın her iki yüzeyinin aynı düşeyde kesilerek çıkartılmasıdır.
2. Yüzey Oymacılığı (Röliyef): İki şekilde incelenir.
    a-Alçak yüzey oymacılığı (Alçak kabartma)
    b-Yüksek yüzey oymacılığı (Yüksek kabartma)
3. Tabii Şekil Oymacılığı: Bu tür oymacılık daha ziyade heykel traşçılığa girmektedir.

Tahta Seçimi

Ağaç oymacılığı kolay ve masrafsız yapılabilen bir sanattır. Öncelikle tahta seçimi yapılır. Tahta seçiminde ağacın genel özelliklerine göre çeşitli faktörler etkindir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

1- Ağaçların sertlikleri, ağırlıkları bir birinin aynı değildir.
2- Bir kısım ağaçlar kolay kesilir, rendelenir ve boyanır.
3- Bir kısım ağaçlar çabuk bükülür ya da bükülmez.
4- Bazı ağaçların üzerleri pürüzlenir, tiftiklenir.

Ayrıca seçilen ağaçlarda incelik, kalınlık ve ağacın damarlarının (liferinin) akış istikametine, üzerindeki beneklerin küçüklük ve büyüklüğüne, açıklık ve koyuluk rengine de önem verilirse yapılan oyma işini göze daha hoş görülür.

Kıl Testerenin Kullanılışı

Tahtaya çizilen motifin çevre kesiminin dışında kalan yerlerin kesim işlemi gayet kolaydır. Ancak motifin iç kısımlarında kalan yerleri kesebilmek için kıl testerenin geçebileceği kadar bir deliğin açılması icap eder.

El matkabı yardımı ile delik açılır. Kıl testeresi buradan geçirilip iyice gerdirilerek hazırlamış olan testere, kolu dik tutulmak suretiyle kesim işine hazırlanır.

Testerenin dik tutulabilmesi için;

a- testerenin öne yatık olmamasına,
b- Testerenin arkaya doğru yatık olmamasına,
c- Testerenin sağa ve sola yatık olmamasına,
d- Testerenin el ile tutulan sapın üst mengenenin kesim yüzeyine düşey olmasına,
e- Testerenin arka gövde kısmının kola temas etmesine,
f- Omuzdan dirseğe kadar olan kol kısmının vücuda yapışık olmasına,
g- Dirsekten elimize kadar olan kısmın yukarı ve aşağı muntazam bir şekilde hareket ettirilmesine dikkat etmek gerekir.

Tahtanın kesimi sırasında testerenin gerek tahtanın sertliğinden ve gerekse testerenin kullanma şekil hatasından dolayı bir ısınma meydana gelir. Isınmadan ötürü testerenin hareketi ede olmadan ağırlaşır. Bu ağırlaşmanın önüne geçmek için dolayısıyla elin hareket sahasını genişletmek maksadı ile tazgaha veya masaya sıkıştırılabilecek V harfi şeklinde yardımcı yedek tezgaha ihtiyaç duyulabilecektir.


Ahşap oymacılığı, tahta levhaları istenilen şekilde kesip oymak şeklinde tanımlanabilir. Oymak tabiri bir yeri oyarak derinleştirmek veya kazımak manasına gelir. Öteden beri manası karıştırılarak yüzeyi düz bırakılmak suretiyle kesilen şekillere de oyma denilmesi yanlıştır. Fransızca bu işe “de’copaqe” yani etrafını keserek boşaltılmak denir. Türkçe’de oyma denildiği zaman ağaç üzerine kalemle oyularak yapılan kabartılma ve müşebbek işler anlaşılır.

Halbuki bir şeyin sathı düz kalmak suretiyle etrafı ve içi kesilerek yapılan şekillere oyma demek manayı karıştırır ve o işin ne tür bir iş olduğunu layıkıyla anlatmaz. Oymalı bir masa denildiği zaman kabartma tezyinatlı bir masa anlaşılır. Kesmek tabiri ise işi hakkıyla ifade etmez. Bir şeyi ortasından biçmek ve parçalara ayırmaya da kesmek denir. Bu sebeple etrafı ve yalnız şekli kesmek suretiyle yapılan tezyini işlere kesme tabirinin kullanılması münasip olur. İnce tahta işlere sadece kesme oymalı veya mukatta oyma demek lazım gelir.

Yapılan araştırmalarda İslamiyet’ten önce Orta Asya’da yaşayan Türklerin heykel ve oyma süslemeler eserlerine rastlanmıştır. Bu eserlerde Çin ve Hint sanatının izleri görülmektedir. Ancak İslam dininin heykeltıraşlık sanatına müsaade etmemesi, Müslümanlar ve Türkler arasında ahşap oymacılığı sanatında ilerlemelerine yol açmıştır.

Türklerin Müslümanlığı kabul etmelerinden sonra oyma sanatı daha çok Türkistan’da gelişim göstermiştir. Sonraları Büyük Selçuklu Devleti’nin hakim olduğu ülkelerde meydana getirdikleri mimari eserlerin tezyinatında da oyma işçiliğine geniş yer verilmiştir.

Anadolu Selçukluları devrinde çini tezyinatına önem verilmekle beraber, oyma sanatı da ehemmiyetini muhafaza etmiş ve Erzurum, Harput, Beyşehir, Konya gibi büyük merkezlerde bu sanatın en güzel örnekleri meydana getirilmiştir. Yalnız bu devirde tezyini motiflerine sas karakterlerini çini süslemelerinde olduğu gibi daha ziyade geometrik şekiller teşkil etmiştir.

Abanoz, ceviz, elma, armut, sedir, gül ağacı, çam vb. gibi ağaçlar üzerine oyma, kakma, boyama, çatma (kükdekari) ve çakma (kafisi işi) gibi tekniklerle bezenmiş ahşap örnekleri Selçuklu Dönemi’nde bu alanda üstün bir düzeye ulaşıldığını ortaya koymaktadır. Düz satıhlı derin oyma, yuvarlak satıhlı derin oyma, eğri kesim, şebekeli oyma (ajur) gibi oyam teknikleriyle süslenmiş parçalar; düz satıhlı kakma ve kabartmalı kakma gibi kakma ve kabartmalı kakma gibi kakma teknikleriyle dekore edilmiş örnekler, düz yüzeyli boyama, kabartmalı yüzeyli boyama gibi boyama teknikleri ve kündekari, yalancı kündekari gibi çatma teknikleriyle yapılmış eserler her tekniğin zengin bir repertuar bulunduğuna işaret etmektedir.
Bıçak, yüzeyden zemine doğru dik tutarak çalışılan düz satıhlı derin oyma, bıçak kullanarak serbest el hareketleriyle uygulanan ve yüzeyin yuvarlak olmasına özen gösterilen yuvarlak satıhlı derin oyma, yüzey daha derin oyularak zeminin belli parçaları çıkarılarak yapılan, dantel görünümü veren şebekeli derin oyma (ajur) ile bezenmiş paçalar ustaların el maharetini belgelemektedir.

Osmanlı İmparatorluğu zamanında ise ağaç oyma sanatı en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Rumi ve hatai dediğimiz çiçek, nebat ve hayvanların stilize edilmesinden meydana gelen tezyini motifler kullanılmıştır. Mimari eserlerin iç ve dış kısımları bu sanatın ustaları tarafından bezenmiştir. Başlıca uygulama alanları da cami ve türbelerin mihrab ile minberleri, cami ve medreselerde kullanılan rahleler, kapı, pencere, dolap kapakları olmuştur. Evlerde kullanılan çekmece, sandık gibi eşyaların süslemelerini, çeşitli mimari eserlerin iç kısımlarına yazı yazan hattatların yazılarını tahta üzerine tatbik edenler de bu sanatın üstatlarıdır.

Osmanlı İmparatorluğu devrinde tahta oymacılığına naht denirse de bu sanatın erbabına izafe edildiği söylenen “nahhât” tabirine kadim ehl-i hiref defterlerinde ve diğer kayıtlarda tesadüf edilmemiştir. Bu sebepten ağaç oyma sanatkarlarına hususi bir isim verilip verilmediğini bilmiyoruz. Türk oymacıları eserlerinde malzeme olarak en ziyade şimşir, ıhlamur, meşe ve ceviz ağaçlarından yararlanmışlardır.

 
  ziyaretci sayisi 44236 ziyaretçi (65962 klik) kişi burdaydı! dilek copyright
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol